Derleyen: Oğuzcan Atış / Milliyet.com.tr – Rus İmparatorluğu için 20’inci yüzyıl kötü başlamış, sokaklar kaynama noktasına ulaşmıştı. Uzun süredir devam eden savaşların yol açtığı maddi ve manevi yıkımdan dertli olan Rus halkı, imparatorluğun I. Dünya Savaşı’na girmesiyle birlikte ciddi problemler yaşıyordu. Tüm bunlar yaşanırken Almanya’dan Rusya’ya giden trenin mühürlenmiş vagonunda bulunan bir kişi, gidişatı değiştirmeye ve dünya tarihinde yeni bir dönem açmaya hazırlanıyordu. Vladimir Lenin, Rusya’ya ulaştığında genel hava bundan ibaretti. Lenin kısa süre içinde destekçileriyle birlikte yönetimi ele geçirmeye çalıştı ve kaotik ortamda nihai zaferi elde etti. 1917 yılında gerçekleşen Ekim Devrimi ile birlikte Sovyetler Birliği kurularak yeni bir döneme girildi. Ancak Lenin 30 Ağustos 1918’de bir gezi sırasında suikaste uğradı. Ciddi şekilde yaralanan Lenin kurtulmuş olsa da sağlık durumu bir daha asla eskisi gibi olmadı ve günden güne kötüleşti. İlerleyen zamanlarda felç geçiren Lenin, 1924 yılında hayatını kaybettiğinde milyonlarca kişi onun naaşını görmek için Moskova’da bulunan Kızıl Meydana akın etti. Sovyet yönetimi, Lenin’in bedeninin mumyalanmasına ve muhafaza edilmesine karar verdi. Lenin yaşayan bir heykele dönüştürülecek ve Sovyetler Birliği’nin kalbinde ziyarete açılacaktı.
Günümüzde Sovyetler Birliği adı artık sadece tarih tozlu sayfalarında kalan bir devlet olsa da kurucusu Lenin’in bedeni hâlâ Kızıl Meydan’da sergilenmeye devam ediliyor. Yaklaşık 152 yıl önce doğan Lenin, 98 yıldır 53 yaşında ve bedeni bütünlüğünü koruyor. Bedenin bütünlüğünü koruması ve bozulmaması için sık sık özel bakımlar uygulanıyor. Bu bakımlar sırasında iğneler, özel sıvılar ve kimi zaman estetik ameliyat benzeri işlemler uygulanıyor.
Lenin’in doğum günü ve SSCB’nin kuruluş yıl dönümlerinde, Sovyet lider Vladimir Lenin’in mumyalanan naaşının Kızıl Meydan’dan alınarak defnedilmesi tartışması gündeme getiriliyor. Rusya’da milliyetçiler ve Ortodoks Kilisesi Lenin’in gömülmesini savunurken, komünistler bunu bir provokasyon olarak değerlendiriyor. Bilim adamları ise göre Lenin toprağa verilmemesi durumunda 500 yıl daha aynı şekilde korunabiliceğini söylüyor.
Rus televizyonu “Russia Today”in internet sayfasında geçtiğimiz dönemde yer alan haberlere göre, Rus halkının yüzde 60’ı Lenin’in naaşının defnedilmesini savunuyor. 27 Ocak 1924’den beri Kızıl Meydan’da bulunan Lenin için devlet kasasından da harcama yapılıyor. Mumya bakımı için ayrılan bütçenin 500 bin dolar civarında olduğu tahmin ediliyor.
KORUMAK İÇİN BÜYÜK ÇABA HARCADILAR
Lenin’in mumyalanması oldukça zor bir sürecin sonunda gerçekleşti. Lenin’in vücudunu korumak için yeni yöntemler geliştiren bilim insanları, biyomedikal biliminde devrim olarak nitelenebilecek yöntemler buldu. Lenin’in bedenini korumak için yapılan enjeksiyonlarda kullanılan küçük iğneler güzellik alanına damga vuran botoks ve tüp bebek tedavisinde kullanılan iğnelerin öncüleri oldu.
Dr. Vladimir Vorbiev ve Biyokimyacı Boris Zbarsky, devrimci liderin vücudunu mumyalamak için 4 aylık bir çaba gösterdi. Bu süre içinde, Lenin’in vücuduna sık sık özel sıvılar enjekte edildi ve bedenin bütünlüğünü koruması sağlandı. Vücudun çürümeye başlayan bölgelerini kapatmak için de balmumu kullanıldı.
Bilim insanları, bedenin çürümesinin önüne geçmek için Lenin’in takım elbise giydirilmiş naaşına özel bir elbise tasarladı. Kauçuktan yapılan sıkı elbise, takım elbisenin altına vücudu saracak şekilde giydirildi.
Halikarnas’taki Mozoleum’dan esinlenerek inşa edilen mozoledeki Lenin mumyasının muhafaza edilmesinden VILAR Enstitüsü sorumlu.
6 AYDA BİR KONTROL EDİLİYOR
Kızıl Meydan’da sergilenmek üzere mumyalanması yönünde karar alındığından bu yana, Lenin’in naaşı her 6 ayda bir kontrol ediliyor. Mumyanın bozulmasını önlemek için kullanılan tüm sıvılar yenileniyor. Küf ve çürüme hasarının incelenmesinin ardından yıkanan beden, yapılan detaylı makyajın ardından tekrar mozoleye yerleştiriliyor. Bilim insanları, daha önce yaptıkları açıklamalarda Lenin’in yüzünü ve vücudunun diğer kısımlarını orijinal haline en yakın şekilde tutmak için özel yağlar kullandıklarını açıklamıştı. Uzmanlar, uzun yıllardır devam eden işlemler sonucunda Lenin’e ait biyolojik kalıntıların büyük orada yok olduğunu ve mumyanın sadece yüzde 23’ünün biyolojik kalıntılar barındırdığını belirtiyor. Mumya Lenin’in büyük bölümünün yapay materyallerden ibaret olduğu düşünülüyor.
Mumyanın bütünlüğünü korumakla görevli ekibin sorumlu olduğu tek beden ise Lenin’e ait değil. Aynı ekip Vietnamlı komünist lider Ho Chi Minh, Kuzey Kore liderleri Kim Il Sung ve Kim Jong Il’in de naaşlarının bozulmadan korunması için çalışıyor.